Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Kasım 2011 Pazartesi

BANKNOT KOLEKSİYONCULUĞU (Yazar: R.MERT ERDUMLU)


           Banknot koleksiyonculuğu, tüm dünya ülkelerinde yaygın ve eski bir alışkanlıktır. Bugüne kadar, gezmiş olduğum birçok ülkede, basit ve amatör toplayıcılıktan, profesyonel ve düzeyli koleksiyonculuğa kadar, hemen hemen her kesimden kişiyle tanıştım. Bu kişilerin heyecanları ve arayışları, koleksiyonlarına ilk başladıkları günlerdeki gibi taptaze ve özenilesi idi…

         Ortak olarak yaptığımız toplantı ve sohbetlerde ise, banknot koleksiyonculuğunun ülkemizdeki durumuna gösterilen hayretler ön planda yer alıyor. Hayretler, tabii ki olumsuz yönde seyrediyor. Çünkü, hiç kimse bizim kadar kökenli, temeli Osmanlı İmparatorluğu’na dayanan bir ülkede, koleksiyonculuğun bu kadar gelişmemiş olduğuna akıl erdiremiyordu.

            Banknot koleksiyonculuğu, hemen her ülkede pul koleksiyonculuğundan çok daha yaygınken, ne şükür ki ülkemizde, en azından pul koleksiyonculuğu ve banknot koleksiyonculuğu, kavramsal olarak birçok kişi tarafından bilinmekte... Ancak, banknot koleksiyonculuğu, maalesef, pul koleksiyonculuğunun bilinirliğinden, çok daha geride olduğunu üzülerek belirtmek isterim. Konunun detaylarına da değineceğim, ancak öncelikle sizlere küçük yaşlarda edindiğim bir anımı aktarmak istiyorum.

            8-9 yaşlarında, İstiklal Caddesi Atlas Pasajı’nda yer alan babama ait nümismatik mağazamızda oturuyoruz. Rahmetli babamın değerli bir dostu olan ve aynı zamanda Türk Nümismatik Derneği’nin kurucularından (ki bana göre ülkemizde bu konudaki en önemli çalışmaları başlatan ilk kişi) Sn.Cüneyt Ölçer içeri giriyor. Benim en çok sevdiğim sohbet ortamlarından bir tanesinde, konuyla ilgili çok önemli bir deneyimini paylaşıyor bizimle. Kendisinin Bursa’da ikamet ettiği yıllarda (ki sanırım benim daha dünyada olmadığım bir zaman diliminde) yanına bir Amerika’lı subay geliyor. Tam hatırlamıyorum ama Cüneyt Amca’nın evine ya da iş yerine geliyor bu subay…

            Cüneyt Amca’yla tanışmak istediğini söylüyor. Tabi, Sn.Cüneyt Ölçer hayretle sebebini soruyor. Bu subay tahmin ettiğimiz gibi koleksiyoner… Yaptığı araştırmalar nezdinde kendisine ulaştığını deklare ediyor. Hayretini gizleyemiyor ve 3 aşağı 5 yukarı şunları söylüyor:

            “Görevim gereği, birçok ülkede bulundum. Her ülkede önemli ölçüde banknot koleksiyoncusu var ve en önde gelenleriyle tanıştım. Ancak, sizin gibi tarihi kökeni önemli bir toplumda sadece sizin isminize ulaşabildim.”

           Cüneyt Amca, hafiften bir gurur yaşıyor yaşamasına, ama daha fazlasıyla bir hayret kaplıyor  yüreğini…Tablo, şu günlerde sebebini daha da iyi anladığım şekilde, gerçekten üzücü…

            Nümismatik alandaki faaliyetlerinin mihenk taşı olarak belirtmişti Sn.Cüneyt Ölçer bu anısını… Bugün hala, yapmış olduğu ve Türkiye İş Bankası Yayınları’nda basılmış olan çalışmaları, nümismatik dünyasının en önemli başvuru kaynaklarıdır. Tabi, bu kaynaklara hiç başvurmadan bu işi icra etmeye çalışan onlarca kişiyi göz ardı ediyorum bu tanımımda.

            O sıralar, babam Türkiye’deki ilk haftalık mezatları düzenleyen kişi… Kendisi de, bu hikayeden fazlasıyla etkilenmiş olacak ki, sadece insanları koleksiyonculuğa teşvik için, mezatlara katılan ve özellikle yaşları genç olan kişileri, konuyla ilgili olarak çok teşvik etmiş ve her türlü yardımı göstermeye gayret etmiştir. Gerçi bu kişilerden ilerleyen yıllarda kitap çıkartan dahi olmuştur, ama ben kitabın hiçbir bölümünde bir teşekküre rastlayamadığımı ve bu iş sektöründe vefa eksikliğini gözlemlediğimi, üzülerek belirtmek isterim. Kendisi, bana bile, okulda arkadaşlarıma bedelsiz olarak dağıtıp, kişileri koleksiyonculuğa teşvik etmem amacıyla sayısız yabancı banknot hibe etmiştir. Arkadaşlarıma bu banknotları peyderpey hediye ediyordum, umarım aralarından amatör düzeyde de olsa bazı koleksiyoncular kazanmışızdır.

            Ancak, tabi ki bu gibi faaliyetler, mikro girişimlerden öteye gitmeyecektir. Makro düzeyde ise bugün bizlere, konunun tanıtımı ve teşviki ile ilgili çok önemli görevler düştüğünü düşünüyorum.

            Gelelim, pul koleksiyonculuğunun ülkemizde daha fazla yol almış olmasıyla ilgili duruma. Postanemiz ve her dönemin posta müdürlerinin ve tabi ki genel yönetiminin, koleksiyon ve koleksiyonculuğu teşvik amacıyla yapmış oldukları özverili çalışmaları ve girişimleri tebrik ve takdir ediyorum.

             Maalesef ki, darphanemiz ve TCMB bu konuyla ilgili olarak posta servisimizin sergilediği gayretin yüzde birini bile sergilememiştir. Burada, yönetici sıfatı taşıyan kişiler arasındaki vizyonların, ne kadar farklı olduğuna tanık oluyoruz. Ancak, gayemiz bireysel faaliyetlerle de olsa, bu alandaki koleksiyonculuğun önem ve değerini her geçen gün daha fazla insana aktarmaktadır.

            Ben, bireysel olarak en az 100 arkadaşımı banknot koleksiyonuna başlattım. Küçük bir rakam; ancak, bu 100 kişi de, kendi çevrelerinde en az 10’ar kişiye konuyu izah etse ve aynı mantık ile durum gelişme gösterse, bilgi ve deneyim sahibi bir bireyin en az 10.000 kişiyi etkileyebileceği gerçeği aşikardır... Tabi ki, burada, bu rakamın içinde çok çok amatör düzeyde başlayan 20-30 banknottan oluşan küçük bir koleksiyon oluşturup, bunu muhafaza eden kişileri de düşünüyoruz.

            Banknot koleksiyonu nasıl ve hangi alanlarda yapılabilir?
            1-) T.C. Kağıt Paraları
            2-) Osmanlı Kağıt Paraları
            3-) İlgi duyulan ve/veya yakınlık duyulan bir yabancı devletin paraları
            4-) Tematik koleksiyonlar (devlet başkanları, Nazi dönemi Almanya eyalet paraları, yelken temalı paralar, kraliçe temalı paralar, hayvan figürlerinden oluşan paralar, her ülkenin 1’lik küpürleri, önemli siyasal olayları anlatan paralar, Amerikan Doları koleksiyonu, insan topluluklarını tema edinmiş paralar ilk aklıma gelen temalar arasında sayılabilirler…)

            Örneğin, bendeniz 3 farklı temada koleksiyon yapıyorum. 14 yaşında başladığım yelken temalı paralar, 20’li yaşlarımın ortalarında başladığım insan topluluklarını tema edinmiş olan paralar ve son 2 yıldır da yol kat etmeye başladığım kraliçe temalı paralar…

            Bu şekilde, tematik koleksiyonlar için geniş bir bütçeye de ihtiyaç yok. 1 TL ile 200 TL arasında değişen fiyatlarla güzel bir yatırım da olacağını düşündüğüm bu koleksiyonlara başlamanızı öneririm ve gereken yardımı da gösteririm. Bu noktada, kısa bir not olarak şunu da eklemek istiyorum. Koleksiyonlar illa büyük bütçelerle oluşturulmazlar, çok küçük bütçeye sahip koleksiyonlar da vardır. Ben küçük yaşlardan beri başlayıp geliştirdiğim bir çok koleksiyonu çok küçük bütçelerle oluşturdum.

            İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden, değerli hayat arkadaşım Dr.Nazan Erdumlu da, yine benim teşvikim ile küçük bir bütçe ayırmak suretiyle kraliçe temalı yabancı banknot koleksiyonu yapmaktadır.
           
            Harp Akademileri’nde doktora eğitimine devam etmekte olan, benim çok değerli bir arkadaşım olan ve mazimizin lise yıllarımıza dayandığı, Sn.Tarık Demir ise, devlet büyükleri temalı banknot koleksiyonuna büyük bir heyecan ile devam etmektedir.
            Kulübümüze bir aralar üye olarak kazandırmış olduğum, ancak devamlılık gösteremeyen bir başka arkadaşım, BJK eski başkanlarından Sn.Gazi Akınal’ın öz torunu, sevgili Mehmet Akınal da, bugün güzel bir Nazi Almanyası dönemi banknot koleksiyonuna sahip.

            Kulübümüz üyelerinden, hepinizin çok yakinen tanımakta olduğu Av.Coşkun Sakarya’nın da hayvan temalı, çok güzel, rengârenk bir banknot koleksiyonu olduğunu da sizlerle paylaşmak isterim. Kendisi, benim teşvikim ile bu koleksiyona başlamıştır ve bugün zarar etmesi olanaksız çok güzel bir birikime, gayet cazip bir bütçe ile sahip olmuştur.

            Sanırım, yaşadığım sürece, çok sayıda arkadaşımı ve büyüğümü önem ve değerini çok iyi bildiğim banknot koleksiyonlarıyla tanıştırmaya devam edeceğim. Bu bağlamda, amatörce hazırladığım ve bilgi içerikli bir blog bulunmaktadır. Turknumismatik.blogspot.com adresinden, nümismatik ile ilgili teknik bilgilere ve makalelerime ulaşabilirsiniz.

R.Mert ERDUMLU 
2011 

TC KAĞIT PARA KOLEKSİYONLARINDA ÖZEL PARALAR


TC Kağıt Para koleksiyonlarında, çeşit fazla, harf seçenekleri de bir hayli çok, ancak yine de yetinmeyeceğim diyorsanız, özel paralardan bahsetmek istiyorum bu kez de…

Nedir bu özel paralar? Özel para diye bir öğemiz yok aslında, ancak ben ortak bir başlık altında toplamak gayesiyle, özel paralar yakıştırmasını uygun gördüm. Radarlar, tekrarlı numaralar, varyeteler, 01-90’lar, ilk 1000 paraları, farklı filigranlar özel paralar olarak kastettiğim paralardır.

Radar diye tabir edilen paralar, kelimenin kendisinden de anlaşılması gereken bir şifreye sahiptir. RADAR kelimesi, nasıl baştan ve sondan aynı okunuyorsa, bir paranın seri numarasının da baştan ve sondan aynı şekilde okunması o paranın ismini RADAR yapmaktadır. Örneğin, A54 444445 seri numaralı para, baştan ve sondan aynı numaralar ile okunmaktadır, dolayısıyla radar diye tabir edilen paralar grubunda yer alabilir. Hemen bir başka örnek ile farklı bir başlığa geçeceğim. A11 111111 seri numaralı para da radara bir örnektir. Ancak, esasen tekrarlı numara (repeated numbers) şeklinde tabir edilen başlık altında toplanan bir özelliğe sahiptir. İkinci verdiğim örnekteki seri numarasında herhangi bir paranın değeri, gerçek değerinin 20-25 misline kadar alıcı bulabiliyor. Örneğin, 50 TL’den işlem gören C23 415662 seri numaralı çil kondüsyonlu 20.000.000 TL’nin seri numarası C11 111111 olsa yaklaşık 1500 TL’ye alıcı bulabiliyor. Şayet elinize bu ve buna benzer numaralar geçerse, değerlendirmeniz gerektiğini umarım fark etmişinizdir.


Varyeteler konusu biraz daha çeşitlilik arz eden bir konu… Örneklerle açıklarsam daha rahat anlaşılacağını düşünüyorum. A43 434343 bir varyete örneğidir. Diğer yandan, B58 596061 de bir varyete örneğidir. Ancak, ikinci örneğimdeki seri numarasının bir diğer ismi de, merdivendir. Rakamlar, 58-59-60-61 şeklinde birer artarak gittiğinden dolayı böyle bir yakıştırma uygun görülmüş. Varyete için farklı örneklerimiz de var tabii ki: C11 112211, D58 111158, F45 111154 gibi…

01-90’lar da ilginç koleksiyonlar için vazgeçilmez hale geldi. Özellikle 7. ve 8. Emisyon paraların koleksiyonlarında gözlemlenmekte olan 01-90 bağımlılığı, bir paranın her harfinin 01 ve 90 seri numarası ile başlayan örneklerinden birer adet temin edilmesi ile mümkün olabiliyor. Örneğin, A01 ve A90, B01 ve B90, C01 ve C90 gibi o harfin hem 01 numaralısını, hem de 90 numaralısını koleksiyonunuza koyduğunuz takdirde, 01-90 konusunda bir eksiğiniz kalmıyor. Ancak, konu içinde yine önemli detaylar var. Örneğin, bir para 90 numaraya kadar değil de, o harf için 76 numaraya kadar basılmış olsun. Yani, K01 ve K76 o paranın tüm basılmış seri numaraları olsun… O vakit, 1 adet K01 ve 1 adet de K76 koyarak o parayı eksiksiz olarak koleksiyonumuza katmış oluyoruz. Buna benzer çok az örnek olduğu için genel 01-90 zevkimizden de ödün vermemiş oluyoruz.

İlk 1000 paraları da ilginçlik açısından en ön sırada koşmak isteyenler için bir vazgeçilmez. Açıkçası, beni de oldukça cezbediyor. A01 000105, B01 000513, C01 000222 gibi paralar ilk 1000 paralarına örnektir. Görüldüğü gibi, özellikleri basit: 01 ile başlayacak ve tüm numarası ilk 1000 rakam içinde yer alacak. Bunun daha da ileri düzeydeki deliliği ise, ilk 100 paralarını (A01 000088, C01 000002) temin etmek oluyor, inanın çok daha keyif verici…

Filigran farklılıkları ise özellikle 7. ve 8. emisyonda ağırlıklı olarak görülen, filigran bölgesindeki Atatürk resminin kataloglarda ayrıntılı şekilde film resimlerinin verildiği gibi majör farklılıklara sahip olduğunda ortaya çıkan bir durumdur. Hemen örneğe geçecek olursak, 1.000.000 TL P34 seri numaralı parada 2 tip filigran mevcuttur. Her iki tipinin de koleksiyonda yer alması gerekmektedir. P34 takım diye anılır. Aynı şekilde, 5 YTL D58 takım, 10.000.000 F73 takım gibi örnekler vardır. Eksiksiz bir koleksiyon için bu takımların tam olarak koleksiyonlarda yer alması şarttır. Kimi paralarda ise filigran yoktur. Gözlemlenmiş örnekleri arasında en meşhur olanları 7.emisyon 5000 TL A serisinin filigransız örneği ile 20 YTL F37 serisinin filigransız tipidir. Her iki örnekteki para da oldukça değerlidir. Misal olarak, 5000 TL A serisi para, çil durumda ise, normalde 150 TL civarında alıcı bulabiliyorken, filigransız örneği 4000-5000 TL’ye kadar alıcı bulmuştur. Aynı şekilde 20 YTL F37 seri numaralı paranın filigransız tipi de çok nadir gözükmektedir. Değeri için ne söylesek az kalabilir. Değeri tamamiyle arz-talep orantısı ile belirlenmelidir.

Görüldüğü gibi, TC Kağıt Para koleksiyonu başlı başına büyük bir yatırım, çok büyük bir sermaye ve çok farklı bilgi ve deneyim gerektiren teknik bir konudur. Kesinlikle, kendi başınıza karar verip başlamanız sizi oldukça büyük zarara uğratabilir. Mutlak suretle bilir kişi desteği, ekspertiz yardımı gerekmektedir.


R.Mert ERDUMLU

TC KAĞIT PARA KOLEKSİYONU VE KOLEKSİYONCULUĞU – 2 (Yazar: R.Mert ERDUMLU)


TC KAĞIT PARA KOLEKSİYONU VE KOLEKSİYONCULUĞU – 2

TC kağıt para koleksiyonu ve koleksiyonculuğu ile ilgili ilk yazımı yaklaşık bir sene önce yine COLLECTION dergisi için yazmıştım. Aradan geçen süre içerisinde artan tek öğe heyecanım olmadı. Israrla altını çizerek belirttiğim şekilde yatırımcısının yüzünü güldüren bir koleksiyon dalı olmaya devam etti. Bu sayı için özel olarak kaleme aldığım yazımda, TC kağıt para koleksiyonu için gerekli olacak teknik bilgilerden emisyonlar ve muhafaza koşullarından bahsetmek istiyorum.

TC kağıt para koleksiyonu, günümüzde kullanımda olan 5-10-20-50-100 ve 200 TL’den oluşan 9. Emisyon ile birlikte toplam 9 emisyondan oluşmaktadır.

1.       Emisyon paralarımız Cumhuriyetimizin kurulduğu yılı takip eden ilk süreçte tedavül etmiş
olup, 1-5-10-50-100-500 ve 1000 liradan oluşmaktadır. 500 ve 1000 liraların alım güçlerinin çok yüksek olmaları, halk arasında fazla dolaşmamış olmaları gibi sebeplerden ötürü 1. Emisyon paraların piyasadan toplatılmasının ardından doğal olarak piyasada çok az adette kalmıştır. Günümüzde TC kağıt para koleksiyonu için en zor temin edilebilecek 2 para olarak görülmektedirler.

                Harf inkilabından önce basılmış olmalarından ötürü, paraların üzerinde eski Türkçe ve Fransızca terimler kullanılmıştır. Paraların basım yeri Thomas de la Rue – Londra’dır.

2.       Emisyon paralarımız çeşitlilik içerir. Çünkü İsmet İnönü cumhuriyet tarihimizdeki tek
örneğe imza atar ve paralarımızın üzerinde kendi resmini kullanmaya başlar. 1937 senesinde M.Kemal Atatürk resimli ilk paralar kullanımdayken, 1939 senesinde bu paraları toplatır ve kendi resminin basılı olduğu paraları tedavüle sürdürtür. Dolayısıyla 2.emisyon paraların ilk yarısı Atatürk resimli 2,5-5-10-50-100-500 ve 1000 liradan oluşurken, diğer yarısı İsmet İnönü resimli 50 Kuruş, 1-500 ve 1000 liralardan oluşmaktadır. Atatürk resimli olan paralar Thomas de la Rue’da basılmış olmalarına karşın, İnönü resimli paralardan 50 Kuruş Berlin diğerleri ise Bradbury, Wilkinson Co. basımlı olarak dikkat çekmektedirler. 2. Emisyonun çeşitliliği sadece bunlardan ibaret değildir. Bir de tedavül etmemiş olan İnönü 50 Kuruş, 50 ve 100 liralar mevcuttur. Bunların da basım yeri Bradbury, Wilkinson matbaasıdır. İngiltere’de bastırılan ancak, İkinci Dünya Savaşı sırasında banknotları Türkiye getiren geminin Pire Limanında hücuma uğrayıp batması sonucunda denize dökülen İnönü resimli 50 Kuruşluk ve 100 Türk Liralık banknotlar ile yine İngiltere’de bastırılan ancak, Londra’daki bir hava hücumu sırasında basıldığı matbaa zarar gören 50 Türk Liralık banknotlar dolaşıma verilmemiştir.

               
                2.emisyon paralarımız 1940-44 seneleri arasında tedavül ettikten sonra 1947 yılına kadar yine İsmet İnönü resimli 2,5-10-50-100-500 ve 1000 liralardan oluşan 3.emisyon paralar tedavül etmiştir. 3.emisyon paralarımızdan 10 ve 100 liralar Berlin’de, diğer küpürler ise American Bank Note Company’de basılmışlardır. Bu emisyonun 50 lirası mor ve mavi olmak üzere 2 farklı renktedir.
                4.emisyon paralarımız İsmet İnönü resmi taşıyan son emisyonu oluşturmaktadırlar. Sarı ve kırmızı renklerde 2 tip 10 lira ve 1 tip 100 liradan oluşan bu emisyonu oluşturan banknotlar da American Bank Note Company’de basılmışlardır.  1947 ve 1948 yıllarında tedavül etmişlerdir.

                5.emisyon paralarımızdan itibaren günümüze kadar Atatürk resimli paralar kullanılmaya devam edilmiştir. 5.emisyon paralarımız TC kağıt para koleksiyonlarının bel kemiğidir. Her ne kadar bulunabiliyor olsalar da bu paraların ÇİL kondüsyonlu olanlarını temin etmek bir hayli zordur. Bu emisyonun paraları, 2,5-5-10-50-100-500 ve 1000 liralık küpürlerden oluşmaktadır. Ancak, 1000 lira hariç  diğer tüm küpürlerde farklı tertipler mevcuttur. İlk kez Merkez Bankası tarafından yurt içinde basılmış olan paralar bu emisyonda kullanılmıştır. Ancak, Thomas de la Rue ve Bradbury,Wilkinson basımlı paralar da mevcut olduğundan, fiyat değerlendirmeleri ve bulunabilirliklerini en doğru biçimde saptayabilmek için ileri seviyede bilgi ve deneyim gereklidir. Bu emisyonun paralarında ortaya çıkan bir diğer farklı durum ise, arka yüz renkleridir. Örneğin, 4 farklı arka yüze sahip, bir diğer deyişle 4 farklı tertipte 2 ½ lira kullanılmıştır. 2 farklı arka yüz rengine sahip Avrupa basımlı 5 lirayı takip eden diğer iki 5 lira da kendi aralarında, bir tanesinin tam orta göbek kısmına denk gelen ve karanfil çiçeğini andıran dokusu ile ayrılırlar. Bundan dolayıdır ki, karanfilli 5 lira olarak tabir edilen tipi 3.tertip 5 lira ve yerli basımlı son tip de 4.tertip 5 lira olarak adlandırılır. Konuyu fazla uzatmadan toparlayacak olursak, 6 farklı tertipte 10 lira, 7 farklı tertipte 50 lira, 6 farklı tertipte 100 lira, 4 farklı tertipte de 500 lirayı ihtiva eden 5.emisyon paralarımız, zenginliği itibariyle de TC kağıt para koleksiyonunun göz bebeğidir.

                6.emisyon paralarımız 5-10-20-50-100-500 ve 1000 liralık küpürlerden meydana gelmekte olup, tamamı yerli basımdır. 6.emisyondan itibaren, TC kağıt para koleksiyonunda farklı unsurlar ön plana çıkmıştır. Örneğin, farklı seri harflerinden dolayı paralar arasında muazzam fiyat farklılıkları belirmektedir. 5.emisyonda bunun sadece 1 adet örneği varken (7.tertip 50 lira Y serisi), 6.emisyonla birlikte paraların harfleri oldukça önem kazanmaktadır. 5 liraların Z serisi diğer serilerden farklı iken, 10 liraların A-B-C-D serileri diğer serilere nazaran daha yüksek fiyatlı olup, bunların da aralarında C serisi en pahalı olanıdır. 20 liralarda ilgi çeken bir husus ise, A ve B serilerinin bir kısmının İngiltere’de, diğer kısmının ise Türkiye’de basılmış olmasıdır. İngiltere’de basılmış olanlar 1500 TL’den işlem görebilmekte iken, Türkiye basımlı olanlar 10-15 TL fiyat aralığında işlem görmektedirler. 50 liralar da Z91 serisi diğerlerine nazaran oldukça farklı fiyattadır. 100 liralar da sadece A-B-C serileri küçük farklılıklarla diğerlerinden ayrılırken, 500 liralarda harflere göre fiyat farklılıklarının altı önemle çizilmektedir. Çil kondüsyonlu en sıra 500 lira ortalama 20 TL’den işlem görmekte iken, mukayese yapabilmeniz açısından diğer harflerin fiyatlarını da vermek istiyorum. Örneğin, A-B-C serileri ortalama 500 TL civarında, yani sıra bir 500 liranin 25 misli bir fiyatla işlem görmekteyken, D serisi grubun en nadir serisi olup 2000-2500 TL’ye kadar işlem görebilmektedir. E-F-G-H ve I serileri de 150-250 TL arasında değişen fiyatlara sahipken, grubun 2. en nadir serisi olan K harfi dikkat çekmektedir ve 1500 TL mertebesinde işlem görmektedir. Diğer seriler, 20-25 TL’den işlem görmekte iken 300 TL gibi bir fiyatla alıcı bulabilen Z91 serisi de grubun farklılık arz eden son parasıdır. 1000 liralar da ise ortalama 20-30 TL fiyatları oldukça gölgede bırakan Z91 serisi, 3000 TL’ye kadar alıcı bulabilmektedir. Fiyatları, harflere göre yaşanan değişiklikleri mukayese edebilmeniz açısından ve halk arasında oldukça yanlış bir kanıya ışık tutabilmek amacıyla vermek istedim. Halk arasında, TC kağıt para koleksiyonunu hiç bilmeyen kişiler dahi, A serilerinin değerli, diğerlerinin sıradan olduğunu düşünmektedir. Bu tip kişilerin sayısı bir hayli fazladır. Oysa ki, görmüş olduğunuz gibi çok farklı seriler ön plana çıkabilmektedir. Dolayısıyla, TC kağıt para koleksiyonu bir hayli bilgi birikimi ve deneyim gerektirmektedir.

                7.emisyon paralarımız da, 6.emisyondakiler gibi farklı seri harflerine göre çeşitlilik göstermektedir. Ancak bu emisyonda filigran farklılığı gibi önemli bir konu da dikkat çekmektedir. 10-100-500-1000-5.000-10.000-20.000-50.000-100.000-500.000-1.000.000-5.000.000-10.000.000 ve 20.000.000 liralık küpürlerden oluşan 7.emisyon paralarımızın da koleksiyonu bir hayli heyecan vericidir. 10 liralarda yaşanan kısa kaş – uzun kaş ayrımı, 100 liralarda çok az bir fiyat farklılığı yaratan E serisinin ilk bölümü (01-11), 500 liralarda yine çok az miktarda bir farklılık ortaya koyan C serisinin ilk bölümü (01-16) ilgi çekmektedir. 5000 liraların arka yüzünde Mevlana Celaleddin-i Rumi portresi kullanılmakta iken serinin 3.tipinde Afşin – Elbistan Termik Santrali tema olarak işlenmeye başlanmıştır. Mevlana Celaleddin-i Rumi portreli seriler, kendi aralarında 2 farklı tipten oluşmakta olup, A serisi yani 1.tip 5000 liralar grubun en değerli paralarıdır (diğerleri 10-15 lira iken 100-150 lira arasında işlem görmektedirler). Oldukça farklı bir teknik ayrıntı olarak da, filigransız 5000 lira diye tabir edilen 5000 liranın, 2000-2500 TL aralığında alıcı bulabilmesi verilebilir. 10.000 liralar oldukça çeşitlilik göstermekte iken, 20.000 liralarda ilgi çeken bir durum yoktur. 50.000 liralarda H serisi bu emisyon içindeki tüm paralar arasındaki en büyük efsanedir. Bu konuyla ilgili ayrı bir makale yazılması gerekmektedir. Merakınızın süregelmesi için size fiyatından ve bulunabilirlik durumundan bahsetmeyeceğim. 500.000 liralarda D serisi ilgi çekmekte iken, filigran farklılığının da ön plana çıktığı bu emisyonda özellikle 10.000 – 500.000 ve 1.000.000 liralık küpürler önem arz etmektedir. Zira, farklı filigranlardan oluşan 1.000.000 lira P34 – S21 – L03 ve K90 takımlar bu emisyonun ilgi çeken parçalarıdır. 5.000.000 liralarda C 84-90, 10.000.000 liralarda ise F 73 – 2 ayrı filigran ve H 15 – nadir seri dikkat edilmesi gereken paralardır.

                8.emisyon paralarımız, Yeni Türk Lirası olarak adlandırılmış ve liralarımızdan 6 adet sıfır atılması sonrasında kullanıma çıkmış 1-5-10-20-50 ve 100 YTL’lik küpürlerden oluşmaktadır. Filigran farklılıkları dışında, önem arz eden en ilginç konu 1 YTL’ler arasında yaşanmaktadır. Sadece A serisi olarak basılmış 1 YTL’ler 01-79 numara aralığına sahiptir. Yani, A 01-79 arasında 79 farklı 1 YTL mevcuttur. Bu paralarda, koleksiyonerler için emsali görülmemiş bir ayrıntı söz konusudur. 2-3 TL’den işlem gören sıra numaları göz ardı edersek, mukayese yapabilmeniz için fiyatlarından bahsetmek istediğim önemli serilerden bazıları şunlardır: A 30 (50 TL), A 41 (150-200 TL), A 57 (50-70 TL)… Konunun detayına girecek olursak 10-20 TL arasında seyreden seriler de mevcuttur, ancak bunlar hakkında detaylı bilgiyi ancak tecrübe edinerek kazanabilirsiniz. Kataloglarda dahi bu konu fiyatlandırılmamıştır. Emisyonun farklılık arz eden, 5 – 10 ve 20 liralarda yaşanan filigran farklılıklarından başka bir ayrıntısı yoktur. 5 YTL’lerde B ve D serileri, 20 YTL C 02  - 2 ayrı filigran ve C01 (nadir seri) dikkat edilmesi gereken paralardır.

                9.emisyon, paralarımızdan Yeni Türk Lirası’ndaki ‘Yeni’ kelimesinin kaldırılması ile Türk Lirası olarak adlandırılmaya devam eden paralardan oluşan bir emisyondur. 5-10-20-50-100 ve 200 TL’lik küpürler arasında hiç şüphesiz ki 200 TL’lik küpür dikkat çekicidir. TC kağıt para tarihinde ilk kez kullanılmış bir küpürdür. Bu emisyondaki paraların Atatürk resimleri bir hayli eleştiri almış olsa da, arka yüz tasarımları oldukça farklı, güzel ve yabancı paralarda yaşanan renkliliğe yakındır. Ord.Prof.Dr.Aydın Sayılı, Ord.Prof.Dr.Cahit Arf, Mimar Kemaleddin, Fatma Aliye, ITRİ ve Yunus Emre portrelerinden oluşan arka yüz dizaynları, TC kağıt para koleksiyonunun en farklı türdeki arka yüzleri olarak dikkat çekmektedir. Benimle ilgili olarak dikkat çeken bir diğer nokta ise, bu işi öğrendiğim, nümismatik bilgisi ve deneyimi bakımından sektörün duayeni olarak kabul edilmiş olan rahmetli babam, ITRİ ERDUMLU’nun isminin tarihteki bir adaşının vesilesi ile 100 TL’nin arkasında yer almasıdır. Oldukça ender rastlanan bir isim olması itibariyle benim için oldukça duygusal ve bir o kadar önemli bir ayrıntıdır. Bu emisyondaki paralarda, yazımı kaleme aldığım tarih 7.Ekim.2010 itibariyle  saptanmış herhangi bir ayrıntı söz konusu değildir.

R.Mert ERDUMLU 

T.C. KAĞIT PARA KOLEKSİYONU VE KOLEKSİYONCULUĞU (Yazar: R.Mert ERDUMLU)


Cumhuriyet tarihimizde kullanılmış olan tüm kağıt para türlerinin koleksiyonundan ibaret olan T.C. Kağıt Para koleksiyonu ve koleksiyonculuğu aslında hem çok zevkli bir birikim, hem de çok değerli ve primi yüksek bir yatırım argümanıdır. Çünkü T.C. Kağıt paraları gün geçtikçe kıymet kazanmakta olan, borsacıların ve büyük yatırımcıların dahi göz bebeği bir koleksiyon dalıdır.

Benim T.C. Kağıt Para koleksiyonu ile buluşmam, tanışmam yine çok küçük yaşlarıma dayanıyor… Ancak, tam manasıyla bir koleksiyon yapmaya yeni başladım diyebilirim. Eskiden, bir şekilde görür, gözlemler, inceler zevk alırdım, alınış satılışlarına çok kez tanık olup, fiyatların her seferinde farklılaşmasına mana veremezdim. Ama gördüm ki, şu anda senelik banka faizinin 3-4 katı, bireysel emeklilik sisteminin getirisinin 5-6 misli bir değer kazanma potansiyeli var bizim kağıt paralarımızda. Bu durum benim için çok büyük bir fırsat manasına geldi ve gecikmeden T.C. Kağıt Para koleksiyonuna başladım. Aynı zamanda ticaretini yaptığım için belki bir yandan koleksiyonunu yapmak çok güç gelebilir diye düşündüm ilk başlarda, ama sonuçta bu işten zevk alacaksam bunu maksimum düzeye çıkarmalıyım diye düşündüm ve nihai kararımı verdim.

Peki, hiç bilmeyenler için nedir bu T.C. Kağıt Para koleksiyonu? Adından da anlaşıldığı üzere, Cumhuriyet tarihimizin ilk senelerinden günümüze değin tedavül etmiş ve etmemiş tüm kağıt paraların bir araya getirilmesi işidir. Bilgi, deneyim, sabır, takip isteyen ve aslında gerçekten çok zor bir koleksiyon dalıdır. Tedavül etmemiş kelimesi, sadece bir dönem Almanya’dan ülkemize gemiyle gelen, İnönü resimli banknotları taşıyan geminin batması neticesinde tedavül etmediği halde, daha sonra bir şekilde ele geçirilip koleksiyona koyabilme fırsatı bulduğumuz paralarla ilgili bir durumdur ve diğer tüm paralar tedavül etmiş paralardır.

Tedavül etmiş ve etmemiş kağıt paralarımız emisyon olarak adlandırdığımız gruplara ayrılır, bilmeyenler için her dönem aralığının bir emisyon olduğunu düşünmek kaba taslak doğru bir yaklaşımdır. Örneğin, günümüzde yeni tedavül eden paralar 9. Emisyon ve geçtiğimiz sene tedavül etmiş olan YTL serisi de 8. Emisyon paralardır.

Harf inkilabı öncesi tedavül etmiş paralarımız 1. Emisyon paralardır ve iyi kondüsyonlarda çok zor bulunurlar. Bu arada, sizlere kondüsyon kavramını ve aralıklarını da izah edeyim.

Türkiye’de kondüsyon dediğimizde, paranın ÇİL – ÇİL ALTI – ÇOK TEMİZ – TEMİZ olma durumlarını izah etmiş olmaktayız. Çil kelimesinin İngilizce terimsel karşılığı Uncirculated olduğundan, basitçe sirkülasyona çıkmamış, bir şekilde bankalar arasında kullanılmış ve o şekilde muhafaza edilmiş ya da günümüzde, daha çıktığı ilk günden itibaren koleksiyoncuların albümlerinde yerlerini almış ve yine sirkülasyona çıkmamış olan, kusursuz, lekesiz, kat izi olmayan paraları anlamaktayız. Çil altı, çil paranın en az 1 kusur ihtiva etmesiyle hasıl olan bir durumdur ve paranın ortasında bir cüzdan katı ya da paranın üzerinde hafif bir leke, sararma gibi belirtiler dahi çil parayı çil altı kategoriye sokmaktadır. Aynı mantıkla geriye doğru geldiğimizde çok temiz ve temiz terimleriyle karşılaşırız. Yurtdışı para koleksiyoncularında bu tabirler çok daha geniş bir şekilde sınıflandırılmıştır ve Uncirculated, Almost Uncirculated, Extra Fine, Fine, Fine +, Very Good, Good gibi bir çok kavramsal aralık kullanılmaktadır. O yüzden 4 terimle tabir edildiği için, ülkemizde T.C. Kağıt Para koleksiyonculuğu önemle deneyim gerektiren bir daldır, en azından bilgisine ve deneyimine güvenmiş olduğunuz bir koleksiyonerin ekspertizliğine mutlak suretle ihtiyaç duymanız gereken bir koleksiyon türüdür. 

Birinci Emisyon olarak sınıflandırılan grupta 1 Lira, 5 Lira, 10 Lira, 50 Lira, 100 Lira, 500 Lira ve 1000 Lira mevcuttur. Bunlardan 1000 Lira, Cumhuriyet Kağıt para koleksiyonunun en nadir ve en yüksek fiyatlı parçasıdır ve günümüzde tespit edilebilmiş olarak sadece 16 adet bulunabileceği söylenmektedir. Bu durum bile bir rivayetten ibarettir ve bilinen 16 adet olduğu bile şüpheli bir durumdur. Ne kadar zor bir parça olduğunu ve değerinin ne mertebede olduğunu tahmin etmeye çalışın. Kondüsyonu çil olmasa dahi, en azından 100.000 Dolar gibi bir rakamın gözden çıkartılması gerekir ki, bu bile farazi bir yaklaşımdır. Örneğin, ben böyle bir paraya sahip olsam, 1.000.000 Dolar olarak da değer biçebilirim bu argümana, çünkü o kadar nadir bir paranın değerinden bahsetmek işte bu kadar güç bir durumdur ve zaten kataloglarda ifade edilen fiyatı da “alıcı – satıcı arasındaki anlaşmaya bağlı olarak göreceli” şeklindedir. Yani, tespit edilebilmiş bir fiyatı yoktur.

Diğer yandan bu serinin 1 Lira ve 5 Lirasının bile tam manasıyla çil kelimesiyle ifade ettiğimiz kondüsyonda bulmamız bir hayli zordur. İşte bu gibi durumlardan ötürü, T.C.Kağıt Para koleksiyonu bir hayli sabır isteyen bir koleksiyonculuk türüdür, ama o kadar zevkli bir türdür ki, her yeni para bulduğunuzda bir başka koleksiyonunuza bir parça koyup zevk aldığınız mertebenin emin olun kabaca 5-10 misli fazla haz duyabilir, heyecanlanabilirsiniz. Çünkü kullanılmış bir kağıt para grubunun, kullanılmamış olan çil kondüsyonlusundan kaç adet bulunabileceği gibi bir görecelilikten, 16 adet gibi çok çok nadir bir paradan, yine aynı derecede çok nadir ele geçebilen paralardan bahsetmekteyiz. Topluca bir araya getirdiğinizde, ki bu çok olanaklı bir durum değildir, kabaca 3-5 eksikle bir araya getirdiğinizde, sattığınız zaman iyi bir semtte lüks bir ev alacağınız bir parayı ihtiva ediyor olacaktır koleksiyonunuz. Öyle ki, bu koleksiyonu oluştururken harcadığınız parayı bir uzmana danışarak yapıyorsanız, büyük oranda kar elde edeceğinizi de ben garanti ediyorum. Ancak, yeterli ve gerekli bir deneyimden yoksun iken, kendi başınıza yaptığınızda, çok para kaybedebilirsiniz, çünkü kondüsyon aralıkları çok hassas ve tekrar altını çizerek belirtmekte fayda görüyorum ki, çok ayrıntılı bilgi ve deneyim gerektiren bir husustur.

Çok farklı örnekler vererek konunun heyecanını biraz daha genişletmek istiyorum. YTL serisini ele alalım. Örneğin, bu serinin 1 YTL’leri toplamda 79 türden oluşmaktadır. Normalde tüm banknotlar harf harf ve numaralara göre kategorilendirilebilir. A,B,C serisi, Z91 serisi ve numarası gibi. Ancak bu durum 1 YTL’lerde değişik bir şekilde ele alınmış ve sadece A serisi, toplam olarak 79 numaradan oluşturulmuştur. A 01 – A 79 aralığında toplam 79 adet 1 YTL’nin nominal değeri 79 YTL gibi gözükürken, bugün piyasada 1.000 Liradan işlem görmektedir. Bir diğer önemli durum ise, seri numarasının tekrarlı olmasından oluşan ve radar olarak tabir edilen A 01 888888 ya da A 11 111111 gibi örneklerden oluşan durumdur. (NOT: Radar kelimesi aslında çok farklı bir durumu ifade etmektedir ve verdiğim örnekteki seri numaraları “repeated numbers” olarak ifade edilmektedir, ancak Türkiye’de yaygın olarak radar olarak tabir görmektedir. Normalde radar, A 79 999997 gibi bir örnekle ifade edilse doğru bir ifade şekli olurdu, ancak ülkemizdeki koleksiyonculara radar nedir diye sorsanız %90 oranında bir kitle size A 01 222222 seri numarasına ve hatta A 01 123888 seri numarasına bile radar diyecektir).  Ayrıntılardan uzaklaşıp işin heyecanlı olan kısmını izah etmek istiyorum. Böyle bir banknot nominal değerinin 10 ila 100 misli değerde işlem görmektedir. Tesadüfen elinize geçerse mutlaka bu işi yapan bir profesyonele danışın ya da hiçbir şey bilmiyorsanız www.gittigidiyor.com sitesine 1 Liradan başlatarak koyun ve ulaşacağı son rakamı heyecanla takip edin, emin olun fazlasıyla zevk alacaksınız. 

Piyasada bu işle ilgili bir çok sayıda katalog ve referans kitap mevcuttur. Ama şunu belirtmek gerekir ki, bu katalogların ihtiva ettikleri rakamsal aralıklar, kondüsyon derecelendirmeleri bir çok yanlışlık, ya da piyasa ile uyuşmazlık içermektedir. Bu yüzden, en doğru seçimin, böylesine nitelikli ve anlamlı bir koleksiyona, sizi yarı yolda bırakmayacak bir profesyonel desteği ile başlamanın olduğunu, çok iyi analiz edilen paraların bir araya getirilmesinin 15 senelik bireysel emeklilik sisteminin sunduğu olanaklarla mukayese edildiğinde, koleksiyonunuzun size bu sisteme göre misliler nezdinde fazla bir getirisinin olacağını, daha da önemli olarak böyle bir koleksiyondaki nadir parçaların bir araya getirilmesinin emsalsiz bir durum teşkil edeceğini ya da muadilinin çok zor bulunacağını belirtmek isterim.

İşin bir de, tarihimize ve kültürümüze sahip çıkma boyutu var ki, aslında en önemli etkenlerden biri de budur. Böyle bir koleksiyona sahip olarak, emin olun kültürümüze de bir şekilde sahip çıkmanın vereceği haz ile dolup taşacaksınız. Ben bu hazzı almak için çalışan insanlara 20 seneden fazladır tanıklık ediyorum ve artık sıramın geldiğini düşünüyorum ve ilk adımımı atıyorum. 


R.MERT ERDUMLU

1. DÜNYA SAVAŞI’NDA ÖZELLİKLE ÇANAKKALE CEPHESİ’NDE TÜRK ASKERİ KIYAFETLERİ ve BUNLARI ÖRNEKLEYEN FOTOĞRAFLAR


Tarih’in en önemli olaylarından biridir 1. Dünya Savaşı… Türk ordusu, bu savaş sırasında birçok cephede mücadele vermek zorunda kalmıştır. Çanakkale de bu cephelerden bir tanesidir. Çanakkale’den Kafkasya’ya, Irak’tan Sarıkamış’a kadar birçok cephede var olma mücadelesi veren Türk ordusunun o şartlar altında sahip oldukları kısıtlı olanaklara rağmen gerek kıyafetleri, gerek yaşadıkları, gerek kahramanlıkları birçok kitaba, araştırmaya, dökümana konu olarak seçilmiştir… Tıpkı bizim seçmiş olduğumuz konu gibi…

İnsan her mutlu anını ya da önemli anını resmetmek ister. Askerlik vazifesini yerine getirmek üzere yola çıkmakta olan bir erkeğin de askeri üniformalı bir fotoğrafının resim arşivinde olması kadar güzel bir duygu yoktur takdir edersiniz ki... Ancak 1. Dünya Harbi’nde şöyle bir durum ilgi çekicidir: asker stüdyoya askeri üniformasıyla gitmiş ve resmi çektirmiş ve daha sonra ailesiyle vedalaşıp cepheye doğru yol almıştır. Aynı üniforma daha sonra hangi durum ve koşullar altında kendisine eşlik etmiştir sorusu ciddi şekilde ilgi çekicidir. Hatta bu askerin şehit düşmeden önceki son fotoğrafı bu olduysa, bu konu hakikaten ilgi çekici bir belge-doküman arşivlemesi niteliğinde bir koleksiyon olma durumundadır.

Koleksiyon, bir takım öğeleri, maddeleri, cisimleri bir araya getirme aşkıdır. Gönül verdiğimiz bu koleksiyon da bir nevi aşktır. Ancak bu aşk; geçmişe, belki olmayan birinin son fotoğrafına, belki de o kişinin hayatında çektirdiği tek fotoğrafa, yani bir bağlamda tarihimize sahip çıkma aşkı, arzusudur…

1914 senesinde, Harbiye Nazırı Enver Paşa ile Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Talat Paşa Almanya’nın Rusya’ya savaş ilan etmesinin hemen ardından hepimizin ismini çok iyi şekilde anımsayabildiğimiz Sait Halim Paşa ile Alman Büyükelçisi Walgenheim arasında bir ittifak antlaşması imzalanıyor ve savaşa bizler de dahil oluyoruz…

I. Dünya Savaşı esnasında mücadele verdiğimiz önemli cepheler, Kafkasya Cephesi (Enver Paşa komutasında), Çanakkale Cephesi, Irak Cephesi, Sina-Filistin-Suriye Cephesi’dir.

(I. Dünya Savaşı ile ilgili Osmanlı hakkında bir yabancı göz tarafından bilgi edinebileceğimiz güzel bir kaynak Edward Erickson tarafından kaleme alınmış olan “Size Ölmeyi Emrediyorum! Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu” isimli kitaptır. Bizden olmayan bir yazarın gözüyle, objektif olarak bu savaşı ve savaştaki Osmanlı’yı öğrenmek isteyenler bu kitabı mutlaka okusunlar…)

Çanakkale, bu cepheler arasında önemli bir anlam ve önemi olan, Türk’ün kahramanlık destanlarının en hayranlık uyandıranlarından biridir. Ayrı bir yeri ve önemi vardır hepimiz için… 1915 senesinde, Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı ile İtilaf Devletleri karşı karşıya gelmiştir bu savaşta. İtilaf Devletleri’nin bu savaşta Gelibolu’yu hedef olarak tercih etmelerinde en önemli etkenler, İttifak Devleri’nin bir kanadını kırmak, Rusya’ya giden güvenli bir ticari yolu açmak ve Boğazları kontrol altına almak sayılabilir… İşte bu gibi sebeplerin kol gezdiği bir ortamda, bunlardan hiçbir haberi olmayan, Taşkale’li Yusuf’un, Yeşildere’li Ahmet’in, Aybastı’lı Hasan’ın, Amasya’lı Metin’in, Gelibolu’lu Mustafa’nın analarıyla helalleşip, ardından cepheye doğru yola çıkmaları ve belki de geri dönüşü olmayan bir yola çıkmaları bu insanlarımız için tahmin edilebilir bir şey miydi? Hiçbirimiz bilemeyiz… Ancak, tarihimize ve bu insanlarımıza sahip çıkma arzusu ile elimizden geldiğince yapabildiğimiz bu insanlara ait askeri üniformalı kabine fotoğrafların koleksiyonunu yapmak ve bir nevi manevi olarak kendimizi biraz daha hafiflemiş hissetmek… Hepsi bu…

Örneklerde resimlerini göreceğiniz fotoğrafların bir kısmı çeşitli editörlere ait kabine fotoğraflar ve bir kısmı da Foto Resna’ya ait foto kartlardır… Araştırmak için vaktiniz oldukça eşeleyin, eminiz ki sizler de güzel dökümanlara ulaşabileceksiniz… 

R.MERT ERDUMLU - 2008

YELKEN RESİMLİ BANKNOTLAR


Dünyada birçok ülkede rastlayabileceğimiz güzel bir tema, kâğıt para koleksiyonculuğu için… Denizin üzerinde, denizin vahşi dalgaları arasında mücadele veren kalyonlardan tutun da, zarif bir yelkenli tekneye kadar baktıkça içimde haz uyandıran tüm karelerin, dünyada kullanılmış ve kullanılmakta olan banknotlarda tema olarak seçilmiş olması bile yeterlilik arz eden bir duygu bu temanın seçimi için…

İngiltere Kraliçesinin genellikle banknotların (kâğıt paraların) ön yüzünde yer aldığı birçok banknotta ön yüzde, arka yüzde ya da en azından paranın arma bölgesinde bir yelkenli gemiye rastlayabiliriz…

Bunun yanı sıra eski Hindistan paralarında, Yunan banknotlarında ve yine eski emisyonlu Çin paralarında yelkenli gemi resimlerini banknotlar üzerinde görebiliriz…

T.C. Merkez Bankası tarafından basılmış olan banknotlardan, şu an kullanmakta olduğumuz 10 YTL arkasında Piri Reis Haritası ve bir kalyon resmi gözlemleyebiliriz. Keza aynı paranın 6 adet sıfır atılmadan önceki versiyonunda da aynı resim vardır. 7. Emisyon olarak adlandırılan ve arka tarafında Fatih Sultan Mehmet resmi ve İstanbul Boğazı’nda bir yelkenli gemi resmi bulunan 1000 TL de koleksiyonumuzda bulunabilecek 3. Yelkenli temalı banknot olabilecektir T.C. Banknotları arasında…

Denize kıyısı olan Birleşik Arap Emirlikleri’nde de yelkenli temasına rastlayabiliyoruz bazı emisyonlarda… Örneğin, aynı T.C. gibi belli bir dönem bazı paralarda yelkenli temasını kullanıp, diğerlerinde kullanmayan ülkeler mevcut. O zaman, bu paraların hangi emisyonlarında yelkenli resmi olduğunu bulmak koleksiyonculuğun biraz engebeli yollarını oluşturuyor…

Ancak, her ülkeyi çözümlediğimiz anlarda ve ender de olsa yelkenli gemi temasını kullanmış bir ülkenin parasını elimize geçirdiğimiz anlarda aldığımız hazza da diyecek yok…

Arjantin gibi bazı Güney Amerika ülkelerinde de güzel ve ihtişamlı yelkenli gemi resimlerine rastlayabiliyoruz. Özellikle Şili ve Uruguay ülkelerinin bazı banknotları ihtişamın güzelliğinde muhteşem bir şekilde yarışabilirler…
Ve en güzeli de, tüm bu banknotların bir araya gelmesiyle oluşan o muhteşem tablo… Bir anda oluşturulamayacak kadar ciddi bir emek isteyen ve kolaylıkla bulabileceğimiz sıra banknotlardan sonra, her bulduğumuz nadir banknotu koleksiyon albümümüze eklediğimizde hissettiğimiz duygunun tarifi oldukça zor… 1994’te başladığım koleksiyonumda, 2008 yılının Mart ayında koleksiyonuma katabildiğim ve bu esnada Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde hiç görmediğim bir banknot belki bu senenin en büyük ikramiyesi benim için…

R.MERT ERDUMLU / 2008